Önce eski dergilerden birini göstererek kendisinden fikrini sorduk. Dergiyi çıkaranlardan biri oydu. Abdi İpekçi "görünüş itibariyle güzel bulduğunu fakat yazıları okumadan bir şey söyleyemeyeceğini" belirtti. Eski ve yeni dergilerin karşılaştırılması şekliyle başlayan konuşma eski ve yeni Galatasaray'ın karşılaştırması şekline dönüştü. Şimdiki "Galatasaray"da okul içi ve okul dışı faaliyetlerin azlığından; izcilik resim tiyatro edebiyat satranç ve bilhassa spor gibi övündüğümüz ve ileride olduğumuz branşlarda maalesef bir varlık gösteremediğimizden bahisle; bu gerilemenin talebelerin olduğu kadar idarecilerin de alakasızlığından geldiğini anlattık. Kendisi bu duruma hakikaten üzüldü. Düzeltilmesinin büsbütün imkansız olmadığını; bu arada son sınıflara oldukça mühim vazifelerin düştüğünü belirtti. Bizim zamanımızda da eski mektepliler geldiğinde kendi zamanlarında durumun daha iyi olduğunu söylerlerdi. Fakat biz son sınıf olarak bu gibi sözlerden ümitsizliğe kapılmaz eskilerin yeni nesillere daima kusur bulduklarını düşünerek kendimizi teselli eder fakat yine de daha iyi olmaya çalışırdık.