Türkiye adeta mütareke dönemini yaşıyor. Osmanlı'nın çöküş döneminde söylenenler yapılanlar ve kurgulananlarla günümüzde yaşananlar arasında büyük benzerlikler var. Türkiye AB'ye girmek istiyor ve bunun için yapamayacağı hiçbir şey olmadığını seslendiriyor. Karşı taraf "önce uyut sonra unut" politikası sürdürüyor. Türkiye stratejik müttefik olarak ABD'yi tanımlıyor. ABD Türk askerlerine terörist muamelesi yapıyor. Küreselleşme ya da AB'ye uyum bahane edilerek ülkenin birliği bütünlüğü ve dirliği ölçüsüz bir biçimde dış müdahelelere açık hale getiriliyor. Türkiye AB ABD ve Çok Ulus Şirketlerin kıskacı altında nefes alamaz nefes veremez bir duruma gelmiştir. Daha da önemlisi onca olan bitene karşı milli refleks gösterecek kurumların sindirilmiş susturulmuş ve devre dışı bırakılmış olmasıdır.
AB akıttığı avrolarla ciddi sayıda genci sendikayı siyasiyi sivil toplum kuruluşunu ve aydını Türkiye aleyhine örgütlemiştir. Dünyaya kavanozun dibinden bakmayı ve baktırmayı alışkanlık haline getirmiş olan besleme aydının tersine bu eser milli bir zemin üzerinde milli kültürü ve milli değerleri eksen olarak alan bir anlayışla ülkeyi ve Türk kültürünü tehdit eden sorunları ele almıştır.