Mehmed Hilmi Efendi'nin 1876 yılında doğduğu ve 1962 yılında vefat ettiği göz önüne alınırsa Osmanlı'dan Cumhuriyete geçiş döneminin tam içinde yaşamış olduğunu görürüz. Bu dönem Türk Milletinin iki büyük savaş yaptığı ve daha da önemlisi birtakım inkılaplarla medeniyet ve uygarlık yarışında yerini almaya çalıştığı yeni sistemin yerleşmeye başladığı bir zaman dilimine tekabül etmektedir. Her şeyden önemlisi o bir mutasavvıf olarak Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasına (1925) şahit olmuş ve bu sürecin içinde yaşamıştır. Yine ülkenin uzun süre tek partiyle yönetildiği ve siyasi-idari anlamda sıkıntıların yaşandığı bir dönemin ortasında hayatını sürdürmüştür. Bu geçiş dönemindeki sıkıntılar tabii olarak Mehmed Hilmi Efendi'nin hayatına da yansımıştır. Ancak hayatı okunduğu zaman görülecek ki o bütün bu sıkıntılı dönemlerde hiçbir zaman vatan millet devlet sevgisinden taviz vermemiş bilakis günün devlet erkanı tarafından takdirle ve saygıyla karşılanmıştır. Bunda onun geniş ufuklu tasavvuf anlayışı kadar dini ve dünyevi ilimlerde uzman bir münevver olmasınında etkisi vardır. O dönemin zuhuratlarını yaşamış benzerleri gibi sükut etmiş ve Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler teslimiyeti göstermiştir.