Hayatın her karesinde evde sokakta çarşıda iş yerinde... Kalbimizin ta içinde öfke.
Hangimiz annesinden "Kaç kere ayakkabılarını çıkarmadan içeri girme dedim sana!" azarını işitmedi. Ya da hangimiz "Lanet olsun!.. Nasıl bir trafik bu?" diye söylenmedi arabasında minibüste otobüste...
Aslında gerçek sorun öfke değil öfkenin kaynakları. Öfke aysbergin görünen kısmı. Oysa suyun altında kalan kısmı çok daha büyük. Bu yüzdendir diğer duygulardan pek farklı olmasa da çoğumuza korkutucu gelişi. Bu yüzdendir yansımalarının olumsuzluğu.
Olumlu ya da olumsuz her duygu gibi öfkenin de bir ömrü var; bu ömrü tamamladığında kaybolacak. Ancak bu tatsız süreyi kısaltmak ve onu daha iyi anlamak açısından öfkenin tüketilmesi gerekli...
Nasıl mı?..
Duyguların maskeli balosunda "Öfkeyle Vals" yaparak.