Tekinsiz gibi duran bir dünyada yaşama tutanmaya çalışan kimi zaman kendilerini aşan beklentileriyle kimi zaman da beklentisizlikleriyle bize tanıdık gelen insanların hikayelerini anlatır Zeybep Aliye. O inanılmaz derecede sıradan bir o kadar da gerçeküstü gibi duran bu kişilerin örselenmişliği yaraları o yaraları sarmaya çalışma biçimleri bize çok uzak gelir ilk okuyuşta. Güçlü bir dinsel yapı okuru kavrar önüne birbirinden güçlü imgeleri sürmek için. İşte o imgeler insanı bu denli yalın ama derinden kavrayan imgeler bi süre sonra o uzağımızda kaldığına inandığımız kişileri yanı başımızda soluk verir hale getirir.
Çarpıcı yalnızlıklarında koyu çaresizliklerinde satır aralarından bize bizi anlatan bir duygu sızar acıtarak hüzünledirerek. İşe o zaman o uzak gibi duran tekinsiz dünyanın ta içimizde bir yerlerde bulunduğunu duyumsarız.
Zeynep Aliye her yapıtında okurunu baş döndürücü bir serüvene davet eder biraz kendi derinliklerine pencere açmak biraz da okurun sımsıkı kapalı pencerelerine ulamak için. O pencerelerden ne gördüğümüz ise edebiyatın bize eşsiz bir armağanı olacaktır.
Nedret Tanyolaç Öztokat