Harran Ovası'nın durgun deniz gibi uçsuz bucaksızlığında sabah oluyordu. Bu sonbahar sabahında toprağın teni henüz kurumamış yaşlı gözler gibiydi.
Avcı Gafur topraktan yeşermişcesine duran evinin kapısını açtı. Saatlerden beri çok uzaklardan beklediği dünya konuğunun karşı tepelerin ardından gelmekte olduğunu görünce sevindi. Dünya konuğuna gülümserken oğlu Zeynel'e seslendi:
Güneş doğuyor oğlum dedi. Haydi avcı avında gerek.
Şahin avcısı Gafur ile oğlu Zeynel güneşin içine doğru yürüdüler. Aradıkları kayalıklar vadiler yüksekçe yerlerdi. Kayalıklara ulaşabilmek için uzunca bir süre yürümeleri gerekecekti. Çünkü denizde üstelik okyanuslar gibi denizlerin içinde ada neyse bozkırlarda da kayalık tepeler vadiler böylesine ender şaşırtıcı olağanüstüydü...