"Gurbette yabancı diyarlarda kalmış gibiyim; yerime evime membaıma dönmek arzusunun bir açlık gibi içimi bayılttığını duyuyorum. Aynı İstanbul'un içinde İstanbul'u arayarak ve artık bulamayacağımı pekiyi anlayarak hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum.
Ben İstanbul'un eski İstanbul'un o şahsiyetli ve güzel İstanbul'un içyüzünü afacancasına tanıyan bir evladıydım; onu ben ne iyi anlardım... Sanki o da bana ayrıca herkese yaptığından fazla yüreğini açardı.
İşte ben bu pekiyi tanıdığım ve pek çok sevdiğim vücudu kaybettim. Ona yanıyorum onun hasretini çekiyorum!"
Refik Halid Karay Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'un ve İstanbullunun hallerini anlattığı İstanbul'un Bir Yüzü'nde alaturkalıktan alafrangalığa tebdil eden eski âdet ve yaşayış tarzlarını muhafaza eden ve "eski" ile "yeni" arasında sıkışıp kalan farklı kesimlere mensup insanların yaşam tarzlarını ve kişilik özelliklerini usta kalemiyle gözler önüne seriyor.