Tarih 1 Kasım 1996'yı gösteriyordu... Balıkesir'in Susurluk ilçesinde meydana gelen bir kaza o günü Türkiye siyasi tarihine not düşecekti... Bir kamyonun zırhlı Mercedese çarpması sonucu meydana gelen kaza sonrası otomobilde bulunan kişilerin birlikteliğine o gün kimse anlam verememişti.... Ölümlü bu kazanın ardından bu birlikteliğin boyutlarını da basın manşetlerde tartıştı... Davalar açıldı yargılamalar başladı. Ortaya "Derin Devlet" olgusu çıktı.. O günden bu yana devlet erkânının önemli isimleri ve tarihsel kişilikler Türkiye'de "Derin Devlet" olgusu üzerine çeşitli yorumlar yaptı. Hepsinin üzerinde birleştiği konu devletin içerisinden birilerinin devletin yasal teşkilatlarının zafiyet gösterdiği durumlarda olaylara müdahale ettiği bazen darbe yaptığı bazen temizlik faaliyetlerinde bulunduğu ve bazen de devleti yeniden yapılandırdığıydı.
Ne var ki bu yapının kimlerden ve ne tür kurumlardan oluştuğu ise bir türlü anlaşılamadı... Son dönemde Şemdinli'de patlayan bombalarla "Derin Devlet" tartışması başka bir boyut kazandı.. Susurluğun devamı dendi... Askeri personel suçlandı hatta tutuklandı... Tüm bu olayların ardında toz-duman arasında kalan gerçekler nelerdi?
Peki nedir bu Derin Devlet?
Sadece bize mahsus Türk işi bir yapıdan mı söz ediyoruz?
Dünyanın her yerinde farklı sürümü olan bir organizmadan mı bahsediyoruz?
Zaman ve mekana bağımlı bir olgu mu?
Neden ve niye ihtiyaç var?
Ya da gerçekten böyle bir şey var mı?
Tarih boyunca hükümdarlar devlet adamları ve komutanların farklı şekilde zehirlenmelerinin ardında ne var?
Tüm bu soruların yanıtlarını "Şu Derin Devlet" kitabında bulacaksınız. Araştırmacı gazeteciliğin genç kuşak temsilcisi Hasan Taşkın kalemini bu kez dokunulamayan bir sırrı aydınlatmak için kullandı.