Geç antik dünyanın en büyük kültürel süslerinden biri olan İskenderiye Kütüphanesi'nin kökleri Pisistratos'un egemen bir kültür yaratabilmek için gereken manevi havanın solunduğu Atina'daki büyük kütüphanesinin uzak yankılarında bulunabilir. İmparatorluğunun en önemli kentinde kendi adını taşıyan bir kütüphane kurmak için Büyük İskender'i esinleyen gücünü ve imparatorluğunun kültürel nüfuzunu bilinen dünyanın tamamına yaymasını sağlayan da bu manevi atmosferdir.
Roy MacLeod bu kitapta bize yok olmadan önce Yunan İbrani ve Mezopotamya yazınından binlerce parşömen tomarının yanı sıra Antik Mısır'dan yapıntılar da barındırmış olan bu büyük kurumu yeniden hayata döndürmek için önemli araştırmacıların yazılarından bir seçki sunuyor. Bu yazılar bu kütüphanenin çağdaş ününün İskenderiye şehrinin antik dünyanın her yerinden devlet ve bilim adamlarının kendisine çeken bir merkez haline gelmesine Yunan Roma Yahudi ve Süryani kültürleri için bir çekim alanı yaratmasına nasıl katkı sağladığını göstermektedir.
Büyük İskender'in "zenginleşecek bir kent kurmak için en iyi yer" dediği İskenderiye'yi antik dünyanın en büyük Helenistik kenti olarak incelerken şehrin Antikçağ'a ve Ortaçağ'a ait mirasının trajik kaybına vurgu yapan bu kapsamlı çalışma hem araştırmacıları hem de genel okurları şaşırtacak nitelikte.