Hiç beklemediğiniz bir anda çıkagelir.
Kurmaya iç yaşıyla yüzyıllar verdiğiniz tüm duvarlarınızı alır yıkar içeri girer. Elbette davetsiz...
Siz onu sorgularken neden geldin nereden geldin diye o sizin içinizi göremeye davranır. Görür de.. Küskün dilinizi yüreğinizi çözer.
Sizi unutmuş görünen hayatsa size aşkını anımsatır ve amansız bir yarışa girer sevdiğinizle. Belli etmeden en kuvvetli silahını kaldığı yerden zamanı işletir hem bedeniniz hem yüreğiniz için... Yaş farkı nesil farkı zaman farkı gibi hayranı bol isimler bulur kendisine. Oysa içinizde beslediğiniz o büyük aşk ne zamanı ne yaş farkını dinler; dinletemezsiniz.
Ömrünüzün geçtiği tüm şehirleri ardınıza bakmadan terk edecek kadar doğaya aşık kalabalıklar dışında kayıtsız ve bir başınıza olsanız da dinletemezsiniz.
Yaşamın kısalığı sizi şaşkınlığa sürüklerken kadere karşı elinizde yalnız aşkınız vardır kalkan edebileceğiniz.
Zor zamanlardır vesselam..
Gelin görün ki ne gözlerinizde karanfiller yetiştiren o ellere dokunmaya ne o baldan tatlı dillere doymaya ne o güzel gözlere bakmaya bir ömür daha isteseniz yetmez...