"Son iki yıl Amerikan gücünün sınırlarını gösterdi. Dünyanın geri kalanı üstünde ABD üstünlüğü yok oldu. 1950'de ABD'nin geliri Batı Avrupa'nın iki Japonya'nın beş katıydı. Şimdi Avrupa Birliği ile aynı; Japonya'nınkinin iki katından az. Meksika ve Şili gibi ABD'ye bağımlı ülkelerin bile ABD'nin isteklerine "hayır" demesinin bedeli azaldı. Amerikan hâkimiyeti iki düzeyde: Yoğun konvansiyonel savaş yürütme ve kazanma kabiliyeti. Ve Amerikan popüler kültürü. Joseph Nye bunları "sert" ve "yumuşak" güçler diye nitelemişti. "Yumuşak" ikna ve çekim gücü idi."
Umur Talu/Sabah Gazetesi
"Erdoğan AB'ye katılımın 'medeniyetler uzlaşmasına' kapı açacağına dikkat çekti. Yuşçenko da 'Ukrayna halkının Turuncu Devrim sırasında Avrupa'nın safını seçtiğini' ifade etti. Buz tutmuş sokaklara dökülen milyonlar özgür olmak istediklerini ilan etmişlerdi. AB'nin savunduklarını bundan daha güzel ifade edebilecek başka ne olabilir? Bu iki etkileyici lider Davos'ta çağdaş Avrupa'nın özgürlüğünü ve refahını paylaşma arzularını dile getirdi. Harvard Üniversitesi'nden Joseph Nye'ın 'yumuşak güç' kavramıyla kast ettiği işte bu. Bu güç bir halkın özlemlerini ve liderlerinden talep ettiklerini değiştiriyor. Bazıları bunun bir güç olup olmadığını sorguluyor. Ancak önemli olan isim değil. İsterseniz buna 'cazibe' deyin. Önemli olan meselenin gözle görülür gerçekliği."
Martin Wolf/Financial Times