Bunca yıldır kendimi onarmak için çalıştım durdum. Ruhumun boşluklarına doldurduğum ne varsa orada yara oldu. Dostluğa arkadaşlığa aşka sevgiye mutluluğa çarpıp her seferinde dağılıp gittim. Bir şiirimde şöyle demişim: "Öylesine çok öylesine yoğun sevdim ki neyi sevdimse uzun yolculuklar gibi..." Her şeyi tek başına sevdim. Tek başıma onlarca aşk yaşadım. Terk edilmiş aşkların küllerine dokunup nefesimle can verdim. Ve hep panik atakla boğuştum. Bazen düşünüyorum da panik atak hastalığımın beni bu denli sevmesi bana acıdığı için olabilir mi? Evet o benim dostum olabilir. Bu rahatsızlığımı her şeyden daha çok seviyorum. Bu yüzden onu satıp sizlerle paylaştığıma üzülmüyor da değilim. İçime terk edilme korkusu doğuyor çünkü.
Panik atağımı niye seviyorum biliyor musunuz? Çünkü panik atağımın bana verdiği ölüm korkusunun içinden doğurdum her seferinde kendimi. Böyle düşününce hayatımın içindeki yerini bir kez daha net olarak görebiliyorum. Çok tuhaf bir ilişki bu... Bazen diyorum ki sorunlarımı çözersem o zaman da panik atak beni terk eder. Etmez canım niye etsin ki? Ben ona hep iyi davrandım. Bir an bile olsun yanımdan ayırmadım. Giderse de gider yalvaracak değilim. Beni sevmeyeni ben severim. Sevmesem ne olacak ömrüm mü uzayacak...