- E sen nerelisin bakalım ağam? diye sordum.
- Afyon Karahisar'ın Sandıklı kazasının Kusura kariyesinden Hüseyin oğlu Mustafa.
- Rütben?
- Onbaşı.
- Sen de Çanakkale'de bulundun demek!
- Evet efendim bulunduk.
- Yaralandın mı?
- Evet kolumdan bileğimden parmağımdan.
- Ne ile yaralandın?
- Misket parçasıyla şarapnel misketinin parçasıyla.
- Hangi taraftaydın?
- Seddülbahir tarafındaydım. "Donuz deresi"nden girdik "Kanlı dere"ye çıktık; Kirte köyünün alt yanında "Kanlı dere" vardı; işte oraya!..
- Derler ki muharebede bizim askerlerin gözüne yeşil sarıklı askerler görünürmüş; siz de gördünüz mü onlardan?
- Hayır efendim biz görmedik. Yalnız kuşlar vardı. Yeşil yeşil. Ateşin arasında gezerlerdi. Sonra zeytin ağaçlarına konarlardı. Başka bir şey görmedik. İşte o zeytin ağaçlarını kurşun gülle kırmış yıkmış dalını budağını karıştırmış. O yeşil kuşlar oraya konarlardı. Kurşun murşun Allah tarafından onlara dokunmuyordu.