Anılar arasında geriye doğru gezintilerim hep aydınlık bir bahçede son bulur. Birkaç basamakla inilen ulu ağaçlarla çevrili bu avlu bir köşkün kapı önüdür. İstanbul'un Anadolu yakasında Küçüksu Çayırı'nın arka sırtlarına oturtulmuş oldukça büyük ahşap bir yapıdır köşk. Kıvırcık kara saçlarıyla bir küçük kız dolanır oralarda. Tavuklar kediler var çevrede. Bir yerlede bağlı bir bekçi köpeği. Mevsim ilerlemiş bahar olsa gerek. Dalların arasından süzülen gün ışığı aydınlık ve ılık bir mutuluk gibi yağar sanki. Yaprakların hareketlerinde oynaşan maviler ve yeşiller güneşin parıltılarıyla yaldızlanarak yaşam sevininin ve doğa sevgisinin ilk ışıtılarını serper kızın üzerine. İlk kez o yüce doğa içinde birim yaşayan bağımsız bir birim olarak onunla bütünleşmenin anıya dönüşecek algılanışıdır bu an..