Mesleğimle ilişkim gitgide Sâdî'nin hikâyesindeki âşığın durumuna mı benzemeye başlamıştı: "Genç adam ırmağın karşı kıyısında oturan kadına âşıktır. Her gece hava karardıktan sonra azgın sularla boğuşarak karşı kıyıya geçer. Sabaha kadar birlikte olurlar. Sonra gün ağarmadan yine ırmağın coşkun sularında yüzerek geriye döner. Bu ilişki onuncu yılındayken bir sabah adam kadına bakarak sağ gözünde küçücük bir nokta oluştuğunu söyleyince kadın; 'Yarın ırmağı geçmeye kalkma boğulursun' der. 'O leke doğdum doğalı orada. Ama sen gerçekten âşık olduğun için görmüyordun. Şimdi gördüğüne göre demek ki aşkın azalmaya başlamış. Dalgaları sevginin gücüyle yeniyordun. Aşk bitince aşkın verdiği güç de biter. Sakın ırmağa girme.' Genç adam sevgilisini dinlemez. Ertesi gece azgın sularda kaybolup gider..." Gerçi biz öğretmenler gözdeki lekeleri hep fark ediyorduk ama bu farkediş ırmağa girmemizi engellemiyordu. Şimdi en küçük lekeler bile gözüme batmaya başladığına göre sevgilimden ayrılma zamanım mı gelmişti? Onu zaman zaman da olsa ümitsizliğe kapılmayan genç âşıkların kollarına bırakma zamanı...