Ünlü ressam Henri Cueco bahçıvanıyla sohbetlerini kaleme alıyor. Parisli entelektüel bir ressamla hiçbir eğitimi olmayan basit bir bahçıvan arasında gelişen sohbetlerin giderek derin bir dostluğa ve gerçek bir felsefe harikasına dönüşmesinin öyküsünü anlatıyor.
Ressam yaz aylarını sahibi olduğu kır evindeki atölyesinde ceviz kabuklarını patatesleri otları ve güneş ışığında parıldayan toz tanelerini resmederek geçirir. Demiryolları emeklisi yaşlı bahçıvan ise özenle düzenlediği bahçesinde gerçekten toprağa ait bir insanın sevdası ve bilgeliğiyle patates yetiştirir ceviz toplar otları biçer.
Ressam ve bahçıvan gün geçtikçe derinleşen sohbetlerinde hayat ve hayata dair her konuda fikirlerini paylaşırlar: doğa sanat aşk evlilik cinsellik çocuklar büyük-küçük hazlar seyahatler din ve din adamları hastalıklar ölüm.. bazen son derece basit ifadelerle veya üstü örtülü kelimelerle konuşsalar da bu iki insan büyük bir cömertlik ve bilgelikle birbirlerine yüreklerini açarlar.
Kitabı bitirdiğinizde bahçıvanın size fısıldadığını duyacaksınız: "Yaptığınız her ne olursa olsun bahçenizin bakımını asla ihmal etmeyin" Gerçek ve mecaz anlamda.