Yıl 1913. Balkan Harbi yenilgisinin ertesi... Halk yılgın yoksul hatta aç... Rumeli'den gelen çaresiz göçmenler İstanbul sokaklarında bir lokma ekmeğe muhtaç başlarını sokacak yer arıyorlar. Kolera kol geziyor... Osmanlı İtilafçılar'ın kararsız ürkek idaresinde Edirne'yi düşmana teslim etmek üzere... İttihatçılar Talat Bey'in önderliğinde bir araya gelip Babiali'yi basar idareye el koyarlar ve Padişah'ın da onayı ile Mahmut Şevket Paşa'yı sadarete getirirler. Ancak İtilafçılar buna sadrazama suikast düzenleyerek karşılık verir. Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın öldürülmesi koca imparatorluğun hazin sonunu getirecek İttihatçılar'ın iktidara geçmesiyle bu parti içinde sivrilecek olan birkaç kişinin dar ve haris görüşleri Osmanlıyı yavaş yavaş batağa sürükleyecektir... Osman Aysu bu tarihi atmosferde İstanbullular'ı anlatırken; okuru emekli mülazım Şahap umutsuz aşkı Kevser ve Suphi arasındaki aşk üçgeninin de içine çekiyor. Aşk... Savaşta da yoklukta da açlıkta da her zaman aşk...