Vurulmuş bir insanı ilk o zaman görmüş. Kurşunların açtığı yarayı insandan akan kanı da. Efsanelerin ölebileceğini de anlamış. Bütün kasabalılar gibi kaçakçının namını duyan herkes gibi hayal kırıklığı içindeymiş. Bütün pusulardan sağ kurtulacağını yara alsa da asla ölmeyeceğini ele geçmeyeceğini düşündüğü namlı kaçakçı vurulmuş işte. Onun bir gün beklenmedik bir anda ortaya çıkacağını düşündüğünde gözlerinin önünde beliriveriyormuş kaçakçının çıplak kurşunlarla delik deşik vücudu. Karısının yüzündeki mahzunluk çocuklarının yetim duruşu efsanenin bittiğini hatırlatıyormuş her defasında.
Yine de günlerce konuşulmuş bu olay. Kimsenin başka konuşacak bir şeyi de yokmuş zaten. O zamanlar şimdiki gibi değilmiş her gün vurulmuyormuş insanlar. Kırk yılda bir böyle bir olay olacak da insanlar konuşacak doya doya; o zamanlar öyleymiş...
Masallarıyla birlikte masumiyetlerini de kaybedenlerin ayakta kalabilme mücadelisini anlatan öyküler...