Sanayileşme toplumların bütün yönlerini etkilerken bu etkilenmeden kültür hayatının da nasibini almamış olması düşünülemez. Avrupa'da 19'uncu yüzyıldaki ekonomik durum ve sosyal yapı devrin insanını yepyeni problemlerle karşı karşıya getirirken edebiyata da yeni konular ve imkanlar sağlıyordu. Artık edebiyatçıların eski geleneksel tarzda eser yazmaları söz konusu olamazdı ve böylece içine düştükleri yeni gerçeği yepyeni yöntemlerle işlemeleri gerektiğini idrak ettiler. Köyden kalkarak endüstri merkezlerine iş aramaya gelen ve burada oldukça zor çalışma ve yaşama şartlarına uyum sağlamak zorunda kalan genellikle de bunu başaramayıp büyük bir sefalet içinde karın tokluğuna çalışan insanlar natüralist olarak nitelendirilen genç kuşak yazarların büyük bir heyecanla sahip çıktığı tiplerdi. O ana kadar edebiyatta hiç yeri olmayan en alt tabakadan insanlar artık yeni romanların ve piyeslerin kahramanı durumundaydı. Bunların içinde yaşadıkları evler konuştukları argo dil bütün ayrıntılarıyla edebiyat eserlerinde yer alırken bu durumu kabullenilmez bulan çoğu çevreler natüralizme karşı savaş başlatıyordu. Gerçeğe olumsuz yönünden yaklaşan ve çirkinlikleri büyük bir zevkle tasvir etmeyi tercih eden natüralizm bilimsel verilere dayanarak toplumu ve insanı analiz ettiğine böylece de çıplak gerçeği yetkililerin gözü önüne serdiğine inanıyordu. Bu çalışmanın amacı natüralizmin Almanya'da nasıl geliştiğini ve bu ülkedeki farklı özelliklerini ortaya koymaktadır. Fransa'dakinden çok farklı bir şekilde gelişen Alman naturalizmi en önemli temsilcilerinden hareketle ele alınmıştır. Amaç sanayileşmenin edebiyatı nasıl etkilediğini ve hangi yeni ufukları açtığını göstermektedir.