Tarih evrenseldir. Tekil olarak gözüken tarih aslında evrensel tarihin parçasıdır. Evrensel tarihe baktığımızda birbirine benzeyen benzemeyen olayların renkli tablosu çıkar karşımıza. Güzelliğin çirkinliğin bireysel çıkarın ortak çıkarın erdemsizliğin erdemliliğin iç içe geçtiği tabloda nereye bakacağımızı şaşırırız. Ama bu rengarenk tarih şölenine bilinçli bakan bir göz şöleni parçalayan kırmızı çizgiyi hemen görür. Çizginin her noktası "çıkar kavgasıyla" doludur. Farklı "çıkarlar" kavga eder tarihte. Bugün yaşanan olayların gizli kökleri geçmiş tarihin içindeki "çıkarlar savaşına" bir yerde bağlanır. İşte Shakespeare bizi "zaman makinesine" bindirerek geçmişte yaşanmış "çıkarlar kavgasına" götürür; bencilliğin özseverliğin insani olanın olmayanın çarpışmasını usançla seyrettirir.
Shakespeare'le tarihsel yolculuğa çıkmak hem zevklidir hem öğreticidir. Zevklidir çünkü günümüzde devam eden hayat tiyatrosunun geçmişte kalmış acılı sevinçli ağırbaşlı komik tadını duyarız. Öğreticidir çünkü eski Yunanistan'da Roma'da eski İngiltere'de bugünün "çıkar kavgasına" bağlanmış insanıyla yüz yüze geliriz; onların eylemlerinde kendimizi kırılmış bir aynada gibi seyrederiz.