Dünya'da Sendikaların Doğuşu ve Gelişimi
17. yüzyılın sonunda kapitalizm ortaya çıktı.
Buharın bulunması dokuma tezgâhlarının ve benzeri mekanik makinelerin yapılması üretimin verimliliğini artırırken büyük fabrikaların kurulmasını beraberinde getirdi. Çok sayıda işçi tarımdan koparak fabrikalarda çalışmaya başladı.
Kapitalizmin ortaya çıkışıyla birlikte toplum sermaye sahipleri (kapitalistler) ve işgücünden başka satacak hiçbir şeyi olmayan işçiler olarak iki temel sınıfa bölündü.
Kapitalistler daha da büyüyebilmek ve gelişebilmek için işçileri mümkün olduğu kadar düşük maliyetle çalıştırmak istiyorlardı.
İş bulmak büyük bir nimetti. İşçi çok iş alanı azdı. Bu durum işçi ücretlerinin olabildiğince düşürülmesine yol açıyordu. Üstelik makinelerde çalışmak eskisi gibi hüner ve kol gücü gerektirmiyordu. Kapitalistler bu nedenle daha ucuza çalıştıkları için çocukları ve kadınları tercih ediyorlardı.
İş bulmak kurtuluş değildi! 1800'lü yıllarda yaşama ve çalışma koşulları bugün hayal edemeyeceğimiz oranda ağırdı.
O dönemde işçiler hastalık ve kaza sigortası emeklilik yıllık ve haftalık izin işten atılma tazminatı iş güvenliği ve iş güvencesi gibi haklara sahip değillerdi. Günde 16 saat bazen daha fazla çalışıyorlardı. İşçilerin yaşadığı bu ağır koşullar sık sık hastalanmalarına sakat kalmalarına ve ölmelerine yol açıyordu.
Kapitalistler kadın çocuk yaşlı demeden işçilerin alın teri ve kanıyla sömürü çarklarını döndürüyor zenginleşiyor sermaye biriktiriyorlardı. Devlet kapitalistlerin çıkarlarını korumaktan ibaret bir güvenlik örgütü gibiydi. İşçilerin en ufak bir hak talebi büyük şiddet ve terörle bastırılıyordu.
Her şeye rağmen işçiler yaşadıkları sefalete ve makineyle özdeşleşen kapitalist düzene karşı isyanlarını ortaya koydular. Sınıfsal tepki ve öfkelerini makineleri kırarak ve parçalayarak gösterdiler. Adına Ludizm denilen ve Makine Kırıcıları anlamına gelen bu ilk işçi hareketi işçi sınıfının bilincine ve örgütlülüğüne önemli katkılarda bulundu. Ludizm vahşi kapitalizme karşı işçi sınıfının ayağa kalkışını ve tahakküme karşı özgürlük tutkusunu gösteriyordu. Hükümetler makineleri parçalayanlara ölüm cezası vererek bu tür eylemleri önlediler.
Kapitalizm bütün vahşiliğiyle gelişiyor fabrikalar kuruluyordu. Bu aynı zamanda işçilerin sayısının artması demekti. Benzer kederler yaşayıp aynı kaderi paylaşan işçiler yavaş yavaş sınıf bilinci kazanarak ortak davranma eğilimleri içine girdiler. İşçiler arasında birlik ve dayanışma duygusu gelişmeye başladı. İşçiler önceleri dayanışma dernekleri yardım sandıkları kurmaya başladılar. Başlıca amaçları hastalık kaza işsizlik gibi her işçinin her an başına gelebilecek olaylara ya da olası bir ölüm sonrasında ölen işçinin eşinin dul çocuklarının yetim kalmasına karşı üyelerine yardımcı olmaktı. İlk başta böylesi bir içerikte kurulan bu oluşumlar zamanla ücretlerle ve çalışma koşullarıyla ilgilenmeye başladılar. İşçi sınıfı yaparak öğreniyor öğrenerek de yapıyordu.
Bir müddet sonra dayanışma dernekleri ya da yardım sandıkları sendikal yapılara dönüştü.
Dayanışma dernekleri veya yardımlaşma sandıklarının kurulmaları ve faaliyetlerini yürütmeleri kolay olmadı. Bu ilk işçi örgütlenmeleri işverenlerin ve devletin baskılarıyla karşılaştıklarından gizlice kuruluyor faaliyetlerini de gizlice yürütüyorlardı.
Benzer uygulamalar sendikalara karşı da uygulandı. Çıkarılan yasalarla sendikalar yasaklanmaya ve faaliyetleri durdurulmaya çalışıldı. İngiltere'deki 1799-1800 tarihli Birleşme Yasaları bunlardan biriydi. Yasa sendikal faaliyet yürütenlerin ağır para cezasına çarptırılmasını içeriyordu.
Sendikalar ilk olarak İngiltere'de ortaya çıktı. Sanayi Devrimi'nin beşiği olan İngiltere aynı zamanda sendikal hareketin geliştiği coğrafya oldu. 18. yüzyılın ortasından sonra İngiltere'de sendikal oluşumlar görülmeye başlandı. İlk sendikalar meslek sendikaları biçiminde kurulsa da yaygınlaşması ve bütün işçileri kapsaması uzun sürmedi.