"Axin kaç çığ geliyor kaç kaç..." diye durmadan bağırıyordu Xebat. Ellerinde tuttuğum iki yaralı arkadaş da aynı anda "Axin bizi bırak ve kaç birkaç adım atarsan kurtulursun bizim kurtulma şansımız yok bizi bırak kaç Axin kaç...". Ama onları bırakamazdım. Yüreğimdeki sıcaklık ellerime aktı avuçlarımı dolduran ellerin biraz daha sıkı tutarak birlikte çığdan kurtulmak için daha seri harekete etmeye çalıştım. Olmadı. Yorgunluk ve kar baskın geldi ve daha hızlı hareket etmemize izin vermedi. Ellerimizde eldiven vardı. Daha beş dakika önce tuttuğum arkadaşlarımın elleri ile ellerim buzda kalıp olmuşlardı. İsteseydik de ellerimiz birbirinden kopamazdı. Xebat ise durmadan bağırmaya devam ediyordu: "Axin kaç çığ geliyor kaç...".
O an yukarı baktığımda ve hatırladığım tek şey kardan bir dağın üzerimize geldiği ve her tarafın beyaza büründüğüydü.