1984'ten sonra Güneydoğu Bölgesi'nde yapısal anlamda büyük değişimler meydana geldi. Özellikle şiddet ortamından kaynaklanan sorunlar nedeniyle Güneydoğu'dan batıya doğru büyük nüfus sermaye ve beyin göçü yaşandı. Yeni yüzler ortaya çıktı ki bu "koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi" misaliydi.
Bu yıllarda bölge halkıyla birlikte gazeteciler çok büyük sıkıntılar yaşadı. Örgüt ya da devlet tarafından yasaklanan gazeteler Örgüt-Devlet-Hizbullah-Rantiyeci arasında sıkışıp bıçak sırtında haber yapmaya çalışan kalemini asla satmayan gazetecilerin olduğu bir dönem olarak hatırlanır o karanlık yıllar. Yine bu dönemde onlarca haberci infaz edildi. Ancak haberciler yaptıkları işin kutsallığına inanarak sürdürdüler mesleklerini. DGM'ler vardı hemen hemen yolu düşmeyen kimse kalmamıştı haberciler kimi zaman haber toplamak amacıyla kimi zaman da kendileri yargılandıkları için habere konu olarak giderlerdi Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemeleri'ne Bu "yapısal değişiklikler" Türkiye'de olduğu gibi bölgeyi de etkiledi İstanbul basınının plazalaştığı dönemlerde bölge basınında da yozlaşmalar meydana geldi. "Asparagas haber" kültürü bölge basınının da literatürüne girdi. Kitapta trajik-komik öyküler eski gazetecilerin başlarından geçen olaylar anlatılmaktadır; komik asparagas öyküler ise "yeni nesil" yetişen habercilerin yaptıkları "senaryolu haberlerden" oluşmaktadır.