Elinizdeki kitap yazarımız Dr. Ergün Sönmez'in Türkiye'de Kürt toplumuna geleneksel yaklaşım tarzını aşan yoğunlaşmasından oluşmaktadır. 152 sayfalık bu çalışmasının içeriği ülke dışında yaşansa da ruhuyla ülkede olmanın onun sorunlarını kendine dert edip çözüm üretme kaygısının çarpıcı aydın tavrını somutlamaktadır. Bu yönüyle teşekküre değer olduğu kanısındayız. Dinamik ve yoğun bir çalışma sonucu yazılan bu çalışma mayıs 2006 da bitirildi. Teknik hazırlığı sürerken Türkiye'de gündem daha hızlı bir sürece girdi. Çalışma; bu değişim sürecine çözümsel perspektif içeriğiyle cesaretle işaret ederken evrensel insanlık normları çerçevesinde çelişkiyi yaşayan Türkiye yönetimsel sosyal gerçekliğini bilimsel kritiğe tabi tutmuş ve bununla yetinmemiş çözüm yolunu işaret etmiştir.
Kuşkusuz sosyal barış ve siyasal istikrar sağlanmadan Türkiye'de normal bir toplumsal gelişmeden söz etmenin imkansızlığı Türkiye tarihinde her zamankinden daha çok yakıcılaşmıştır. Türkiye'de toplumsal sorunlar ve çelişkilere doğru bilimsel çözüm yaklaşımı geliştirilemediği için sorunlar hep gündemleşerek devam etmiştir. Aile içi ilişkilerin haksızlık temelinde şekillenmesini sağlayan bu sorunsallık aile içinde yansısını bularak bu çelişkilerin kişiliklerini oluşturmuştur. Bu gerçekliği itibariyle Türkiye'de Kürt toplumuna olumsuz yaklaşım çok daha derin sosyal tahribata yol açmıştır. İşte elinizdeki çalışma bu sürecin kısa tarihçesini vermekle birlikte şimdiye kadar geç kalınan noktaları belirtip karşılıklı kabul temelinde Kürt-Türk toplumlarının mütevazice kaynaşma koşullarının perspektifini belirtmektedir.
Kürt toplumunun kendi adı ve özgür iradesiyle katılımı olmaksızın Türkiye Cumhuriyeti'nin sorunlarını çözebilmesi mümkün değildir. Kürt toplumunun katılımsız bırakılmasından ötürü cumhuriyet 80 yıldır tek ayak üzerinde kalmaya mahkum bırakılmış. Devlet yetkilileri tarafından 'Türkiye Cumhuriyeti'ni beraber kurmuşuz' sözü sıkça söylenir. Ama bu doğru sözün kuruluştan sonraki devamı anlatılmaz. Ve Kürtlerin katılımı olmaksızın bu cumhuriyetin kuruluşunun imkansızlığı da gayet iyi biliniyor. Buna rağmen peki bu cumhuriyette Kürtler'in yeri nerede? Halen kendi kimliğiyle seçme ve seçilme hakkı yokken dili yasak iken sağlıklı bir beraberliğin olamayacağı açıktır. Demokratik çözümün de lütuf değil karşı iradeye gösterilen bir saygı olduğuna inanmak gerekir başta. Elinizdeki çalışmanın konusu bu çerçevedeki bir yoğunlaşmayı oluşturuyor.