Akın Birdal piyasada çokça görülen profesyonel havalı bir yazar değil. Çoktan beri düşünsel dünyamıza da el atan büyük tekellerin reklam gücünü arkasına alamıyor besbelli. Yazdığı yazıları popüler ve ünlü kimi yazarların yazılarıyla kıyasladığımda kullanım değeri yaratmak için deriyi örsle çekiç arasında döven ayakkabı ustasıyla üretilen ayakkabıyı kimin giyeceğini düşünmeden yaptığı işe yabancılaşmış değişim değeri yaratan ayakkabı fabrikasının ustası arasındaki farkı görür gibi olurum. Birincisi bize ihtiyacımız olanı yaratmaya çalışıyor karşılığında eline sağlık denmesini bekliyor; ikincisi ise yazı değil bir meta yazıyor ve karşılığında bedelini talep ediyor.
Bir kitabı yazarının mucize eseri yaşamasına borçlu olduğumuz kaç olay sayılabilir ki? Yazarın yaşıyor olması sayesinde bize sağlanan ödüllerden biridir Cansuyu. O nedenle biz piyasaya sürülmüş bir
kitabı satın almıyoruz. Bize verilmiş bir ödülü alıyoruz.
Ama daha da önemli olan şu: Cansuyu'nda profesyonalizmin asık suratlı hesaplı kitaplı insana uzak havasının yerine insanın küçük yaşantı
parçacıklarına sıradan hallerine büyük bir sevgiyle yaklaşan bir insan hakları savunucusunun insan yüzünü görüyoruz. O hiç bir zaman profesyonelleşmediği kendi mesleğinin botanik bahçelerinde geziyor ve her ağaç altında rastladığı insanda bizim gerçeğimizi araştırıyor.
Veysi Sarısözen