Sözcüklerin giyinik olduğunu ve bunun da söylemek istediğimi bulandırdığını fark edip 1970 sonlarında bundan kurtulmaya çalıştım. Örneğin Üstümüzdeki bu ağır güneş / eziyor bizi desem hemen güneş giyimli haliyle çıkıyordu karşıma: Erk demekti güneş örneğin ve bu dizeler erkin bizi ezdiğini söylüyordu oysa ben güneş dediğimde sadece ama sadece o gündüzü oluşturan gök cismini ama sadece onu demek istiyordum. Bunu şiirin bütününü yalınlaştırarak sağlayabileceğimi fark ettim bir noktada. Ve adım adım korka korka yöneldim yalınlığa çünkü iyi denetlenmemiş bir yalınlığın basitliğe kolaylıkla kayabileceğini seziyordum.