Fabrikanın o pis kokusu şehrin her tarafından duyulurdu. İşçilerin yaşadığı mahalle duman ve yağ kokusundan görünmez bir haldeydi. Bu hal hiç değişmezdi. Mahalledeki hareketlenme alacakaranlıkta başlardı. Asık yüzlü yorgunlukları her hallerinden belli olan insanlar; ürkütülmüş hamam böcekleri gibi fırlarlardı virane evlerinden. Bu koşturmaca makinelerin boğuk hırıltısı işitilene kadar sürerdi.
Akşama doğru batan güneşin kızıl ışıkları etrafa yayılınca fabrikanın taş karnı bir kusmuk gibi dışarı atardı tüm gün öğüttüğü insanları. Yüzleri isten kararmış aç insanlara özgü parlak dişleriyle sokakları doldurdu işçiler. Tıpkı sabahki gibi. Ama bu kez bir koşturmaca gözlenmezdi. Yorgunluk buram buram hissedilirdi her yerde.