"M o akşamüstü göğsündeki garip sızıyla geçmişi olmayan anısız bir güne uyandı. Belleği onu hafifmeşrep bir sevgili gibi terk etmişe benziyordu.."
Mehmet Eroğlu onuncu romanı Belleğin Kış Uykusu'nda insanı en çok kendisi kılan adını bile hatırlamayan bir adamın Bay M'nin yitirdiği belleğinin peşine düşerek geçmişe ve geleceğe doğru aynı anda yaptığı fantastik bir yolculuğu anlatır. M'nin bindiği tren zamansız bir gecenin içinde yol alırken M bir yandan gençleşir bir yandan da karşısına çıkan yolculardan geri aldığı anılarla hayallerini sevdiği kadınları ve geçmişini hatırlar. İnsanın düşüncelerini okuyabilen bir belirip bir kaybolan bir Palyaço ile M'nin öfke ve hayranlık duyduğu kadınların gözbebeği yakışıklı Bay G bu garip yolculuğun yoldaşlarıdır. Yolculuk M'nin seçim yapacağı istasyona kadar gizini korur. M üç zor soruya cevap verecektir. Acısız hayat bizi mutlu eder mi? İçinde bir tutam sevgi olan hayatımızdan ne kadar kötü olursa olsun vazgeçebilir miyiz? Gerçek sevginin bir nedeni var mıdır?
Mehmet Eroğlu'nun benzersiz bir kurgu ustalığıyla kaleme aldığı Belleğin Kış Uykusu insanın belleğin vicdanın ve hiç şüphesiz saf sevginin kaynağını araştıran sıradışı bir roman...