Güray Öz 'Giriş' bölümünde yapıtını sunarken diyor ki: "Bu kitaptaki yazılar Cumhuriyet gazetesinde yayımlandı. Bir tür savaş güncesidir. Afganistan'la başlıyor bir salı günü sabaha karşı Irak işgaliyle sürüyor."
İlk bakışta okur görecektir ki kitap zaman bakımından da mekân bakımından da bu çerçeveye sığacak bir içerikte değil...
Gazetelerde hele Cumhuriyet'te yayımlanan yazıların tümünün 'gazete yazısı' denilen türden olmadığını okurlar bilirler. Bu savın gerçekliğine çarpıcı bir örnek kitaptaki 20'nci sayfanın son satırında rastlanan üç sözcükte görülebilir:
"Kaba nobran hodkam."
Dilimizin unutulmaya yüz tutan bu güzelim sözcüklerinin Öz'ün anlatımında yer alması neyi düşündürüyor?...
Yazarın gazeteciliği aşan kaleminden çıkan yazıların siyasal yüzeysellğin tadına erişmiş olduğu "günlük" gibi görünen her konuda seziliyor.
Ve umut kitabın neresinde?..
İçeriğinde...
Tarihin çok eski dönemlerinden bu yana insan yenile yenile insanlaşmış uygarlık nice yenilgilerin toplamını aşan yengiler üstüne kurulmuştur...
Güray Öz'ün kitabı yenilgilerin üstüne kurulacak yenginin umudunu da okuyana duyumsatıyor.
En içten özelliği de bu...
İlhan Selçuk