Avrupa tarihinde düşünen zihnin tutkularını ateşlemek ve onu politik felaketlere sürüklemek konusunda 20. yüzyıldan daha başarılı olmuş başka bir yüzyıl yoktur. Komünizm ile faşizm doktrinleri bütün barok değişimleri ile Marksizm milliyetçilik çoğu tiranlığa nefretten ilham almıştı fakat zalim tiranlar ihlam etmeye ve entelektüelleri kendi suçlarına köreltmeye muktedirdi. Bu eğilimleri hem olayları hem de bu olaylara ilişkin yorumları yönlendiren bir çeşit dış güce atfedebilecek büyük tarihsel tahkiyenin parçası olarak görmek mümkün. Ama bu tür güçler üzerine ne kadar düşünürsek düşünelim Avrupalı entelektüellerin bu güçlere karşı verdikleri şahsi mücadeleleri ve bu entelektüellerin illüzyonlarını sürdürmek için çevrilen dolapları kavramaktan hala çok uzağız...