Saygın Ersin Türk edebiyatında pek de denenmemiş bir türü deniyor. Ersin gizemci roman türünde yazdığı Zülfikârın Hükmü ve Erbain Fırtınası kitaplarının ardından Emekli Polisler Lokali'nde polisiye hikaye türünün çarpıcı örneklerini sunuyor. Polisiye hikayelerinde yalın ve sürükleyici üslubu kadar tekniğiyle de dikkat çekiyor. Emekli Polisler Lokali edebiyatımızda polisiye türüne yeni bir soluk yeni bir kanal yeni bir ses getiriyor.
On iki emekli polis on iki polisiye hikaye..
Narkotik dedektiflerinden Emin Bey -namı 'şeytan'- kendi şeytan bir uyuşturucu baronunu yakalayayım derken az daha mesleğinden oluyormuş... Hüsrev Bey emniyet müdürlüğüne kadar yükselmiş. içişleri Bakanlığı'nda emekliliğini beklerken karşısına çıkan soygun vakasında yakaladığı ipin ucu memleket sınırlarının ötesine uzanıyormuş... Ahlak Masası'nın 'kallavi' komiseri Bekir Bey ise bir garip adam kaçırma olayının ortasında bulmuş kendisini... Lokal'in en genç emeklisi Hakan Bey silahlı soygun olayının peşinden Anadolu'nun ücra bir köyüne kadar gitmiş. Öyle şeyler görmüş ki 'ister inan ister inanma' diye anlatıyor hikayesini... Kaçakçılık'tan Selim Bey Türkiye'deki organ tüccarlarının üzerine ilk giden polislerdenmiş. O gözsüz ciğersiz cesedi bulunca yine öyle bir şey zannetmiş ama.. Cinayet Masası'nın tecrübeli dedektifi Mustafa Bey mesleğinin son demlerinde bir dizi cinayetle karşılaşmış. Bu yaşlı kurt bile manyak bir katilin etrafta dolaştığına az daha inanıyormuş..
Sözün özü; Emekli Polisler Lokali'nde herkes kendi macerasının kahramanıymış..