Kitap taşımanın silah taşımaktan tehlikeli olduğu dönemlerden geçtik. Önce kaldırımlardan toplayıp evlerimizdeki raflara dizdik. Sonra toplayıp götürdüler suç delili olarak yanı başımızda. Kalanları da ya sobalarda yaktık ya da gecekonduların foseptik çukurlarına tıktık. Okumak ve okuduklarınla yaşadıklarını harmanlamak öte yandan biriktirmek onları olayı olguyu ister istemez yazmaya da zorluyor kişiyi. Yarım yüzyıla sığan feodal yaşamdan kapitalizme geçiş sancılarını ve kapitalizmin vahşi saldırlarını belleyen hafızamın girdaplarını yazmaya geldi sıra. Bu yazmalar hem kendime sağlam bir dağarcık unutmaları bertaraf etmeye yöneltilmiş hem de o dönemleri bilmek tanımak isteyenlere çam sakızı armağanlar.