Kars Birinci Dönem milletvekillerinden Fahrettin Erdoğan'ın (1874-1958) kalemi İstiklâl Savaşı'nın cehennemî ortamında kimi zaman bir belgesel kamerası gibi kimi zaman ise sayılara ve adlara düşkün bir istatistikçi edasıyla dolaşıyor. Erdoğan şaşırtıcı gözlem yeteneğiyle sadece dönemin yerel politik odaklarını değil aynı zamanda "turist" ya da bürokrat asker ve esir olarak gezdiği yerlerin kültürel yapısını ve inanç rejimlerini de gözler önüne seriyor. Fahrettin Erdoğan'ın günlükleri bağımsızlık ve halkların kendi kaderlerini tayin haklarına yapılan aşırı vurgusuyla ve ele aldığı dönemin (1889-1923) köklü siyasal değişimlerine örneğin Osmanlı İmparatorluğu'nun Türkiye Cumhuriyeti'ne Rusya'nın Sovyetler Birliği'ne dönüşmesine tanıklık etmesiyle "kişisel" bir serüven olmanın ötesine geçiyor. Bununla birlikte yazın türleri arasında gidip gelen resmi tarihin "kesin" sayılarından tekil yaşam öykülerinin öngörülemez doğasına geniş bir alan kat eden bu kişisel bakış açısı bir tarihçi titizliğinde değil son derece tutkulu bir vatanseverin gözlerinden aktarıyor gördüklerini; dolayısıyla günlük tutmanın doğası hakkındaki o eski soruyu yeniden sorduruyor: Bir günlük okuyana ne verir? Okur Erdoğan'ın kimi tanıdık tarihsel kişiliklerin yaşamlarıyla da kesişen kesit biyografisiyle savaşı da onunla birlikte yaşayarak bu sorunun cevabını vermiş olacak.
Türk Ellerinde Hatıralarım'da birden fazla cepheye bölünmüş bir kurtuluş savaşının insan ruhunu da cephelere böldüğüne tanık olacaksınız. Mevsimsiz Yayınları gözü pek bir Türk bürokratı olan Fahrettin Erdoğan'ın sinema filmi tadındaki anılarını yayılmacılık ve etnik düşmanlığın artık tarihin tozlu sayfalarında kalması umuduyla sunuyor.