Türkiye'de toplumun kontrolü ve terkipleştirilmesinde dinin kullanılması Osmanlı'dan devralınan bir devlet geleneği olmuştur. Bu bağlamda toplumun Cumhuriyet'in 83. yılında bile hâlâ niye tebaalıktan yurttaş bilincine ulaşamadığı sorusunun yanıtı egemenlerin toplum karşısındaki bu anti-demokratik yöneliminden bağımsız anlaşılamaz.
İslamcı hareket 28 Şubat'ın başarısı oranında şeriatçı iddialarından uzaklaştırılmış olmasına karşın bir demokrasi öğesi olmaktan çok uzaktır.
Bu kitapta; şeriat demokrasi laiklik tarikat diyanet türban ekseninde İslamcı hareket ile devletin din politikaları irdelenmektedir. Yine aynı kapsamda cami kışla geriliminde topluma dayatılan deli gömleğine karşı özgürlükçü bir laikliğin kurumsallaştırılabilmesi için yol haritası sunulmaktadır.