"Her kutlu dava şehitlere ve gazilere muhtaçtı. Kefensiz kabre giren genç ölülerin bedenlerinin sıcaklığında dava kutsiyet kazanıyordu. Fedaya hazır fedailerde evhamın zerresi görülmüyordu. Yıldız olup yanmayı maharet sayıyorlardı. Bazen yüzyılda bir görülen kuyruklu yıldızı kör karanlıklarda yol belliyorlardı. Bazen de en sıcağından yanan güneşe sımsıkı tutunuyorlardı.Hayallerine rüzgâr karışıyordu; papatya fallarında bırakılacak aşkları olmadığını bildiklerinden uykularında şehadet şerbeti içiyorlardı. Merhamet ölümün zirvesinde son nefesini veriyordu."