Temel eğitimini sahne yönetmenliği dalında görmüş bir kişinin bunca ısrarlı şekilde resimle hesaplaşması çoğu kimseye tuhaf gelebilir. İlk elde doğru görünen bu kaygı soruna sahneleme işleminin mantığı açısından bakıldığında yersizdir oysa; çünkü rejisör için anlamdan görüntüye ulaşma çabası resim yorumunda tersine çevrilmiştir sadece.
Çağdaş teknolojinin ulaştığı yetkinlik düzeyi giderek soyutlaşan göstergeler dünyasında her gün biraz daha şaşkına çevirir insanoğlunu. Görmek göstergeyi tanıyıp anlamlandırma yolunda aydın olmanın kaçınılmaz gereğidir bu düzende. Dünya sürekli yeniden kodlamamız gereken bir göstergeler evreninden farksızdır artık.
Görmeye çalışan bir kişinin ilgi alanı hiçbir zaman salt görüntüler dünyasıyla sınırlı değildir; bir müzik veya metni görmek de en azından resim kadar heyecan ver/ebil/ir bize. Nitekim Mahler'in herhangi bir senfonisini sahneleyen koreograf ile Goethe'yi ramp ışığına çıkaran yönetmenin yaptığı da son tahlilde budur. Bir görüntüde çözmek zorunda kaldığımız şifre ne denli karmaşıksa imgelem gücümüzde yeni bağlantılara imkân vermesi bakımından hakkında konuşup yazma imkânı da o denli fazladır; zor olan düz (saydam) görüntüdür.
Bir resmi yorumlamaya kalkışan kişinin en büyük güvencesi sahici yanlışlar yapmayı peşinen göze almasıdır. 'Sırdaş Görüntüler' bütünüyle bu rizikonun ürünüdür.