Klasik edebiyat üzerinde yapılan butun çalışmalara rağmen gizemini korumuştur. Her yeni eser yeni bir dünyanın kapısını aralamakta yeni bir kanaate zemin teşkil etmektedir. Benimsenen kolektif üslûp anlayışını bozmadan ortaya konan yeni ve orijinal ferdi ifade biçiminlerini hayretle müşahede ediyor çizgileri birbirine yaklaştıkça özgünlesen ve renklerini gizleyen büyüleyici bir resmin karşısındayrmş gibi hangi boyutu seyrettiğimiz konusunda şaşırıp şüpheye düşüyoruz.
Klasik şiir üzerine yaptığımız mütevazı çalışmalardan edindiğimiz intihayı arz edecek olursak: hepsi icazetli ve usta olan. ses frekansları ve nazariyat bilgileri birbirine yakın bu koristlerden bazıları kolektif üslûbun gerektirdiği makam anlayışıyla bazca solo söylemek şansına da salılp olmuştur diyebiliriz. Idea veya idealler üzerine kurulan bu klasik anlayışta neyin ifade edildiği değil nasıl ifade edildiği önemlidir.
Mııyi XVI- yiızyıl sairidir. Onun hakkında bilinen belki sadece bundan ibarettir. Şairin kendini kendine anlattıran Nalan u Handan hasbıhalinin günümüze kadar gelmiş olması ise ayrı bir nükte gibidir. Bu nüktenin bir başka cephesi eserin sebeb-i telif kısmında...Yanuma uğramasun kimse zinhar...Ki soran hâlümi olur gûnehkâr şeklinde ifade edilmiştir.
Nalan u Handan'da şairin başından geçen bir aşk hikâyesi işlenmiştir. Yaptığımız çalışma ile eseri dil lislüp ve anlayış itibariyle gelenek bağlamında değerlendirmeye çalıştık. Klasik edebiyatın bilinmeyen yönlerine katkımız olduysa kendimizi bahtiyar addederiz.