İskender Savaşır Modernliğin Vicdanı'nda yer alan dokuz denemesinde modernliği Picasso Braque Cézanne Kokoschka Monet gibi ressamların tablolarından; Descartes Kant ve Heidegger'in yazılarından; Kavafis'in şiirlerinden ve Balzac Flaubert Stendhal Joyce Woolf Tolstoy gibi romancıların eserlerinden yola çıkarak sorguluyor.
Modernizmi modernizmleri soruştururken sonrasından çok öncesine bakıyor Savaşır. Ve bu da ona modernizmi bir zafer olarak değil (ancak sonradan ilan edilebilecek bir zafer olarak bile değil) bir zemin kaybı olarak görme imkânı veriyor. Bu "başlangıçta hiçbir şey kesin değildi" diyen iyi niyetli modernistlerinkinden daha kaygılı bir bakış. Başlarken birçok şey aslında belliydi ve hiç de iyi değildi diyor Savaşır. Habermas ile Frankfurt Toplumsal Araştırmalar Enstitüsündeki selefi Adorno arasındaki fark Savaşır'ın yaklaşımına da ışık tutabilir: Habermas modernliğin tam içinde patlak veren faşizm fundamentalizm militarizm gibi 'çarpık olguları' Aydınlanmanın bütünlenmemiş olmasına bağlar; Adorno içinse Aydınlanmanın kendi çelişkilerinin başından beri varolan çarpıklık ve körlüklerinin ifadesidir bunlar.
Bu paralellikten pek hoşlanmayacağını çünkü Adorno'ya iyi gözle bakmadığını bilsem de ısrar edeceğim: Adorno gibi Savaşır da modernliğin (ve Aydınlanmanın) toptan dolaysız bir inkârına savrulmaktan kaçınmaktadır.?
Orhan Koçak