Yaşam sürecimiz boyunca hepimizin karşılaştığı bir yığın olay vardır. Bunların bir kısmı hüzünlendirir bir kısmı sevindirir. Bir kısmı ise isteyerek veya istemeyerek çeşitli olayları yaşamaya iyi veya kötü deneyimler kazanmaya neden olur. Sonuçta tüm olgular yaşayan ile yaşam arasındaki görülen ve görülmeyen iletişimin bir parçasıdır.
Bu ilk kitabımda hayatımın yaklaşık son kırk beş yılında karşılaştıklarımdan dağarcığıma attığım bazı anılarımı bir araya getirdim ve bunları sizlerle paylaşmak istedim. Satırlarımda olabildiğince hayatın güzel yanlarını insanın insana yakışan davranışlarını zaman zaman biraz da hicvederek göstermeye çalıştım. Nerede ise tüm yaşamımız boyunca içimizi dışımızı kaplayan hüzünden uzak durmaya çalıştım. Çünkü ondan hem çok çektim hem de onun hiçbir kapıyı açmadığını gördüm.
Ulusal ve uluslararası düzeyde çok güzel şeyler gördüm yaşadım. Dostluklar edindim doğrusuyla yanlışı ile birçok insanla karşılaşma konuşma ve tartışma olanağı buldum. En saygın akademisyenlerden en saygın politikacılara ve pek çok mesleğin güzide önderleriyle birlikte olabilme şansına sahip oldum. Elmanın öbür yarısından ve elmanın öbür yarısında yer alanlardan söz etmek bile istemiyorum. Çünkü hayatın içindeki güzelliklere ve yaşam sürecinin kısalığına bakınca onlar sözünü bile etmeye değmezler.
Dahası1980 İhtilalini yapanların en üst düzeyindeki komutanların nerede ise tümünü tanıdım. Büyük bir kısmıyla aynı ortamlarda bulundum. Ne yaptıklarını ne yapmaya çalıştıklarını ve niye yapamadıklarını gördüm. Bütün bunlar bana hem ülkemi hem insanlarımı tanıma ve genetik denen nesnenin ne olduğunu anlama olanağı sağladı. Ayrıca başka ülkelerde ya da başka kültürlerde yetişen veya yaşayan insanlardan ülkem hakkında söylenenleri dinleme ve onlarla konuşma ve tartışma olanağı buldum. Hatta pek çok kere çok önemli mi bilmiyorum ama düşüncelerimi yüksek sesle bile söyledim.
Bu yüzden yaşadıklarımın bir kısmını bu kitapta topladım. Okurlar neler düşünür bilemiyorum. Bunlar benim yaşadıklarım ve yaşananların bana olan etkileri. Cümlelerimin başında da söylediğim gibi hüzünden uzak durdum olabildiğince. Hüzünlenmedim üzülmedim sıkılmadım kahrolmadım hatta delirmedim demek hem yalan olur hem de uykusuz ve huzursuz geçen gecelere haksızlık olur.
Aslında şimdi daha iyi anlıyorum ki hüzünlendiklerim gücümün yetmedikleridir.