Elinizdeki kitap bir yandan 1980'lerden itibaren küresel ölçekte yeni sağın izlediği seyri izliyor öte yandan yeni sağ ve
neo-liberalizmin toplum üzerindeki süregelen etkilerini çözümlemeye çalışıyor.
80'li yılların başlarında daha çok yeni sağ adı altında toplanan gelişmeler sonradan ulus-devlet küreselleşme örgütlü
modernliğin çözülüşü /post-modernizm biyo-iktidar yönetimsellik gibi farklı kavramlar bağlamında tartışılmaya başladı. Öte yandan 'yeni sağ ' olmasa bile onun kurucu öğesi olan 'neo-liberalizm' çağın ruhunu kavramakta en sık baş vurulan kavram olmaya devam ediyor. Yeni sağ ile sonrası arasındaki sürekliliklere dikkat çeken yazar bu bağlamda yeni sol radikal popülist
sağ gibi siyasi hareketlerin yanı sıra suç ve cezalandırma toplumsal dışlanma ve madunların siyaseti gibi konular üzerinden
çalışmasını derinleştiriyor.
Türkiye'nin 1980 sonrası geçirdiği yapısal dönüşüm sürecinden Thatcher-Blair hattında refah devletinin çözülüşü tartışmalarına; Haider ve Le Pen tarzı radikal sağın yükselişinin demokrasi teorisi açısından doğurduğu sorunlardan toplumsal dışlanmanın suç söylemleri ve cezalandırma politikalarına yansımasına oradanda neo-liberal evrende madunların izlediği sokak siyasetine kadar uzanan geniş bir alanda güncel siyasete ilişkin önemli tartışmalara dikkat çeken bu kitabın siyaset bilimi ve sosyoloji
öğrencilerinin yanı sıra gündeme müdahale etmek kaygısını taşıyan herkes için faydalı bir kaynak olacağına inanıyoruz.