İnsanın yerleşim tarihi toprağa bağlılıkla başladı. Tarihteki bütün büyük medeniyetler toprağı işlemeye bağlı olarak gelişti. Buna karşılık bu faaliyetlerin yozlaşması veya bozulması da tersi bir etkiyle tarihte yüzyıllar süren büyük devlet medeniyetlerin sonu oldu.
Tarihsel süreç boyunca medeniyetin seviyesini tayin eden insan-toprak ilişkisi günümüzde de en etkili şekliyle belirleyici olmaya devam etmekte bütün teknolojik ve kültürel gelişmelere rağmen 21.yüzyıl medeniyetlerinin temel anahtarı da gelişmiş bir kırsal alana sahip olmaktan geçmektedir.
Alsında sahip olduğu tarihsel yerleşim kültürü geçirdiği evreler bünyesinde barındırdığı doğal kaynaklar Anadolu'nun gelişme yolundaki süreci daha hızlı ve kuvvetli geçmesi gerektiğine işaret etmektedir. Ancak görünen o ki Türkiye'nin coğrafi konumu sahip olduğu tarihsel kültür mirası bu dönüşümü sağlayan yeterli olmamaktadır. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren gerçekleştirilen yasal düzenlemeler idari teşkilatlanmalar planlamalar projeler ve kalkınma modelleri de bütün iyi niyetlerine rağmen istenen kırsal dönüşümü sağlamaya yetmemiştir.
Türkiye' nin içinde bulunduğu yeni süreçte kırsal kalkınmaya yönelik etkin sürekli sürdürülebilir ve sonucu gözlenebilir uygulamalara ihtiyacı bulunmaktadır. Çünkü çağdaş bir kalkınmanın yolu refah içinde yaşayan nüfusa sahip bir kırsal alandan geçmektedir. Tıpkı bütün tarihi süreçte olduğu gibi..