Çıplak Anadolu bozkırında birer hayalin peşine düşmüştük.
Gömleğinin cebindeki kırmızı karanfili çekip aldı. Üst üste derin nefes çekerek kokladı. Sonra bitine duyduğu nefretini dışa vurur gibi karanfili avuç içinde ezdi. Ezilen karanfili dışarı atarcasına tama serpiştirdi.
Bu neyin ifadesi? Dedim.
Yüreğimi çıkarıp atıyorum dedi. Hepimiz it ezilen birer karanfil değil miyiz?
Derinden sarsılan dağlar gibi birkaç defa hıçkırdı. Gözyaşlarını buharlaşan cama doğru dinerek sildi.