Denizler gibi büyük milletlerin de med ve cezir vakitleri vardır. Cezir vaktinde sular çekilirken geride kalan canları bekleyen ölüm devletimizin çekilmek zorunda kaldığı vatan topraklarında kalan Türklere ya kısa sürede "katliam" (etnik temizlik) ya da uzun sürede "kültürel temizlik" (asimilasyon) şeklinde gerçekleşti.
Bu iki şekilde gelen ölümden kurtulmanın yolu devletimizin yaşadığı yerlere ve al bayrağın gölgesine sığınmak için yollara düşüp göç etmek oldu. Med vakitlerinde "çocuklar gibi şen" akınlarla gittiğimiz vatan topraklarından cezir vakti gelince bin bir türlü hile işkence ve yüz bin kılığa bürünen ölümlerle atıldık yok edilmek istendik. Yerinden yurdundan edilerek göçmen olup kaçabilenler al bayrağın gölgesine sığındı. Bu kitapta onların al bayrağın gölgesine sığınanlardan birkaçının öyküsünü bulacaksınız.
Dedem Ahmet Pehlivanın 60 yıl önce ailesiyle birlikte Batı Trakyadan Türkiyeye kaçışının öykülerini onun ağzından defalarca dinleyerek büyüdüm. Bu çalışmamı onun aziz hatırasına ithaf ediyorum. Milletimizin yeni bir med vaktinde yad ellerde kalan sessiz ıssız ve viran yurtlarını şenlendireceklere selam olsun...