Hüseyin Cavidin "PEYGABER" dramı ile ilk tanışlığım ise 1960h yıllara- Baku Devlet Üniversitesi Filologiya Fakültesinde okuduğum talebelik (öğrencilik) yıllarıma tesadüf ediyor.
Bir kış günü idi...
Üzerimde büyük hakkı olan büyüğüm Türk Dünyasını kalben seven ve islam Dininin manevi değerlerini yüksek kıymetlendiren M .E. Resulzade adına Baku Devlet Üniversitesi Kimya Fakültesinin Öğretim Üyesi kimya ilimleri doktoru profesör İslam Gafaroğlu Alizade bana sordu:
Duymuşum ki Hüseyin Cavid yaradıcılığını çok seviyorsun öyle mi?
Evet Dayı dedim. (Bize büyüklük ettiğine göre hepimiz İslam müellime Dayı deyerdik.)
- Hüseyin Cavidin "Peygamber" dramından haberin var mı?
İşitmişim ki Cavid Efendinin böyle bir eseri varmış ama okumamışım.
Nereden okuyacaksın? O çoktan yasaklanmıştır. Yakın gel birlikte okuyalım- deyip rahmetli İslam Dayı varakları (yaprakları) sapsarı olmuş bir kitapçık çıkarttı.
Bu kitapçık ölmez Hüseyin Cavidin 1922 yılında Bakude yayınlanmış "PEYGAMBER" dramı idi.
Represiya döneminde (1938 yılların katliamı döneminde) bu kitapçığı "Kimya" kitaplarının içerisinde gizleyerek muhafaza edip saklamışım - dedi.
Gel okuyalım ...Yıldız Hanımın taze demlenmiş çayını içe-içe rahmetli İslam Dayı bir avazla ahengle okuyor ki... Onun sesinen eks sedası hâlâ da kulaklarımda cingildemektedir (çınlamaktadır). (Prof. Dr. Alaeddin Mehmedoğlu)