Salonun boşluğuna giriyorum. Bir renk kadar yakın duruyorsun tuvale. Renklerin tonunu inceltiyor kaba gerçeğe fırça darbeleri vuruyorsun. Ellerin soyutlanıyor tuvale. Salonun boşluğunu geçemiyor şövalenin kırık bacağında benden alamadığın sinirine dokunuyorum. Şövale ters dönüyor duvarın soluk sarısına tekrar çarpıyor. Bir daha asla seninle görüşmem diyen sözün yanıyor kulağımda. Çantanın askısını geriyorsun omzunda. Kapıya bakıyorsun çıkıp gitmeye. Beni çıkarıp attığını görüyorum parmağının boşluğunda. Yüzüğün dairesi tıkırdıyor parke zeminde. Kendimi eğilip alamıyorum senden. Çıkıp gidiyorsun. Uzak yarınlarımızdan ayrılıyorsun. Yaka kiri tutmayacak kadar kısa sürüyor birlikteliğimiz.