Benim kuşağım Atatürk'ün o güzelim öğretmenlerinin yetiştirdiği çok özel ve şanslı bir kuşak. Beynimiz gönlümüz Cumhuriyet coşkusuyla yurt ve insan sevgisiyle dolu dolu öğrencilerdik. Düşüncelerimizde bizlere birileri tarafından öğretilmemiş kendiliğinden oluşmuş bir slogan.
""Önce yurdum ulusum sonra ailem sonra ben."
Elbette Cumhuriyet'in ne olduğunu önemini değerini bilmiyorduk. Ama önce bunların SEVGİ'Sİ öğretildi bizlere BİLİNCİ adım adım kendiliğinden geldi. Evlerde ailelerimiz okullarda öğretmenlerimiz Cumhuriyet'in kurucusu Atatürk'ü O'nun en yakın silah arkadaşı İsmet İnönü'yü öylesine anlattılar ki bizlere. Atatürk ve İnönü örneğin benim için İNSAN DEĞİL İNSAN ÜSTÜ TANRISAL varlıklardı. Onlar bizi yaptıklarımızı yapamazlar. Yani YEMEZLER - İÇMEZLER - YATMAZLAR - KALKMAZLAR - UYUMAZLAR - KAVGA ETMEZLER vb.
Ortaokul 1. sınıftayken bir gün olmadık bir soru geldi aklıma..
Atatürk ve İnönü tuvalete giderler mi?
İnanın bütün bedenimi ateş bastı tırnaklarıma kadar kızardım. Önce ellerimle yüzüme kapadım sonra kendime bir tokat attım ve kendimi azarladım.
TERBİYESİZZZ
Onlarında İNSAN olduklarını anladığım zaman o günkü aklıma güldüm.
İşte ben günümüze kadar gelen bu insanların onuyla da bazıları inanılmaz anılar yaşadım. Elbette mesleğimin getirdiği şansla. Ve elbette bir zamanların sözlü - görüntülü TEK yayın organı olan TRT'nin sağladığı ayrıcalıklarla.