Donanmayı Basra'da bırakıp yüklü üç gemi ile (ki gemilerden biri de Reyyale'ydi (suya düşen gölge); Bahreyn adaları açıklarında şapa oturmuş batmıştı) Mısır'a dönmemin mantıklı bir açıklaması olmalıydı bu suçlamaya karşı mantıklı şeyler söylememi istediler. Bu konuda kendi fikrimi söyledim. Olayları yeniden anlattım. Donanma dedikleri gemiler zaten harap ve yıpranmış bir haldeydiler. Eskimiş hurdahaş olmuş gemilerin bakıma ihtiyaçları vardı. Askerin ve donanmanın güvenliği açısından en uygunu Basra limanı ve tersanesiydi. Onlarla bu halde Portekiz amiralinin karşısına çıkmak yenilgiyi kabullenmek demekti. Zaten vaktimiz de az kalmıştı. Çabuk karar vermeliydim. Bu yüzden iki düşman arasında kalmaktansa donattığım üç gemi ile Süveyş limanına dönmek en akla uygunuydu. Bunu görmezler miydi? Bilmezler miydi? Deryalarda pişen ben fakirden bunu daha iyi bilecek biri mi vardı? Bunları söyledim dilim döndüğünce fikrimin yettiğince. Ama anlattıklarım divanı tatmin etmeye yetmedi. Beni suçlu buldular. Bu işte bir terslik vardı.
Yaşlanmış artık seksen yaşımın üstünde sayılırdım. Kararı sükûnetle dinledim. Daha sonra iki rekât namaz kıldım Allah'a günahlarımı affetmesi için dua ettim sonra da boynumu teslim ettim cellâda..
"Piri Reis aylar sonra Kemalettin Çalık olarak karşıma çıktı. Beni aradı. Bana bir şeyler anlattı. Bazı karanlıkta kalan detayları anlatmaya karar vermiş gibi bana mesaj verdi. Hiç şaşırmadım. Hayatımda önemli bir yeri olan Piri Reis beni bırakmamıştı. Yüzyılın "Piri Reis Kitabı" olan bu önemli eser kesinlikle Piri Reis'in gerçeklerini anlatan bir kitaptır."
Metin Soylu "Piri Reis Haritasının Şifresi" kitabının yazarı