Bu kitap çoğumuzun merak ettiği ancak merakını dışa vurursa bilimsel olmadığı önyargısı ile karşılaşacağı kaygısını taşıdığı bir konuda. Üstelik yaşadığımız ülkede olanları ele alıyor. Ata Nirun Türk Ruhçuluğu'nun anatomisini bir belgesel tadında sunuyor. Politikacıların sanatçıların bilim adamlarının ve özellikle de sosyetenin "Ruh"larla olan ilişkileri ise okuyanları hayrete düşürüyor.
Ancak önemli olan kimin neye inandığı ya da neyi inanç olarak seçtiği değil. Kim ne düşünüyor düşüncesinin peşinden nasıl koşuyor aslolan bu.
Aslında konu evrensel. Tıkandığı nokta da evrensel! Sonuç; Türk Ruhçuluğu kaçırılan bir fırsat. En azından uzaklaşan kimlikler yönünden... Yazar Ruhçuluğun başarısızlığının insan ruhunun susadığı manevi doyumu bir türlü gideremediği için özellikle ülkemizde radikal dincilerin artmasına irticaya ve kapsamlı tarikat akımlarına yol açtığını yazıyor hatta bazı eski ruhçuların artık tarikatçı olduklarını da belirtiyor.
Kitabı okurken yeni bir pencereden bakmaya başlayacaksınız. Zaman zaman tirajikomik olaylara gülecek ödenen bedellere inanamayacak ancak çokça da yaşanılanlar ve inanılanlar karşısında şaşıracaksınız.