Bir grup sûfî Dicle kenarında Maruf-u Kerhî ile oturuyordu. O esnada nehirden bir sandal içinde def çalan danseden içki içen bir genç topluluğu geçti.
Sûfîler Maruf'a:
"Şunları görüyor musun açık açık nasıl da Allah'a isyan ediyorlar?" dediler ve eklediler:
"Bu serserilere beddua et!"
Bunun üzerine Mâruf ellerini göğe kaldırdı ve:
"Allahım" dedi "bunları bu dünyada nasıl neşelendirdiysen ahirette de öyle neşelendir."
Mâruf'un bu duası sûfîleri şaşırtmıştı.
"Biz senden dua değil beddua istemiştik" dediler.
Mâruf şöyle cevap verdi:
"Eğer Allah bunları ahirette neşelendirmeyi murad ederse bu dünyada kendilerine bu hayattan tevbekâr olmayı nasip edecektir."