İnsanın hayata karşı mukavemet edebilmesi için mukavemet merkezlerini bilmesi tanıması ve kullanma maharetini kazanması gerekiyor. Mukavemet merkezlerinin mahiyetini hacmini kaynaklarını ve sınırlarını bilmeden onlardan faydalanmak mümkün olmayacaktır.
İnsan küçük bir hadise karşısında dahi bir anda tüm enerjisini kaybetmiş gibi çöküp kalabilmektedir. Oysa devasa problemlerle mücadele edebilmekte ve destansı mukavemet misallerini gerçekleştirebilmektedir.
Kendini solladı diye (veya benzer küçük sebeplerle) İstanbul'da trafiğin içinde adam öldürenlerin başkalarına tahammül edemediklerini söylemek en ucuz yoludur. Bu türden insan suretinde görünen mahlûkların zihni dünyalarının haritasını çıkarmak lüzumu ihmal edilebilir bir hadise midir? İnsanın dış dünyadan gelen etkilere karşı mukavemet etmesi kadar kendi iç dünyasından gelen etkilere de mukavemet etmesi lüzumu unutulmalı mıdır?